Feodalizm ve Monarşi

idea yayınevi site haritası 
 

.

Feodalizm


SİTE İÇİ ARAMA       
 
 

Feodalizm bir politik dizgenin gerektirdiği belirlenimlerden yoksundur. Yasa egemenliğinin yokluğunda, feodalizm bir devlet örgütlenmesi değildir. Tam tersine, ancak ve ancak devlet gücünün yokluğu durumunda ortaya çıkar ve devletsiz bir toplum biçimidir.

 

Feodal toplum üretim ve tüketim yapan ekonomik bir kendiliktir ve lordlardan ve serflerden oluşur. Feodal devlet bir oxymorondur. Feodal toplumda serf ve lord arasındaki ilişki yasal değil, yasasızdır. Ya da yasa efendinin şiddet ile desteklenen buyruğudur. Feodal derebeyleri legal pozitivizmin öncüleridir.

 

Batı Avrupa’da 5’inci yüzyılda görülmeye başlayan feodalizm Roma İmparatorluğunun Batısını istila eden barbar Germen kabilelerin yaratısıdır ve bu bölgenin Tarihinin “orta”sı olarak değil, en iyisinden geri bir evresi olarak nitelenebilir. Germenler Avrupa’da Roma görkeminin yerini feodalizmin karanlığı ile değiştirdiler. Etik bir yaşama hazır olmayan bu engin kabile kültürü uygarlığın karşısına bütününde vandalizm olarak çıktı ‘Vandal’ terimi yalnızca asıl Vandalların değil, tüm barbarlığın, Frankların olduğu gibi Gotların, Normanların, Angle ve Saxonların, Alemannilerin vb. de bir yüklemidir.

 

Feodalizm toprak yaşamıdır, bir kent yaşamı değil. Bir devletin, yasa egemenliğinin, yaşam ve mülkiyet güvenliğinin yokluğunda, koruyucu güçlü lord ve güçsüz serf arasındaki bağımlılık ilişkisi sağ kalmanın biricik ussal çözümüdür. Feodalizm güç ilişkileri tarafından belirlenen bir sürekli çatışma koşuludur. ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’ bu feodal parçalanmışlığın üzerinde duran yasal bir egemen değil, bu düşman bölüngülerin kendilerinin simgesidir. Otuz Yıl Savaşları denilen ve Batı Avrupa nüfusunun üçte birini yok olmasına yol açan kan gölü karanlık çağların Katolik Kilisesi ile sarmaş dolaş olan bu kutsal ‘imparatorluğun’ yalnızca kutsal bir yalan olduğunun kanıtını sunar.

 

 

 


HOHENSCHWANGAU ŞATOSU
Wikipedia Hohenschwangau Şatosunun bir kale değil, bir 19'uncu yüzyıl "sarayı" olduğunu ve Bavyera kralı II. Ludwig tarafından yaptırıldığını belirtir. "Saray"ın tarihi 12'nci yüzyıla gider. "Saray" eşit ölçüde tuhaf bir adlandırma ile "Orta Çağlar" denilen feodalizm tanığıdır. Hangi kral uyruklarından bu kadar korkar?
 
   

Feodalizm Avrupa’da özeksel devletlerin oluşumu ile birlikte zayıfladı ve ortadan kalktı. Feodal krallar vardı. ‘Kral’ terimi zorunlu olarak bir ‘devletin’ ve yasa egemenliğinin varlığını imlemez. Feodal ağanın ya da lordun devletin işlevlerini üstlenmesi gibi birşey söz konusu olmaksızın, feodal ilişki güvenliksiz bir dünyada birincil olarak bir sağ kalma ve doğal gereksinimleri karşılama önlemidir.

 

 

Avrupa’da feodalizm Roma İmparatorluğunun çöküş sürecini izleyen yüzyıllarda şekillendi ve 9’uncu ve 15’inci yüzyıllar sırasında serf ve lord arasında bir tür karşılıklı bağımlılık düzeni olarak, yasasız bir toplumsal yapı olarak yer aldı. Çin’de feodalizm İmparatorluğun güçsüzleştiği ara dönemlerde ve devlet yetkesinin aşağı yukarı ortadan kalktığı bölgelerde görüldü. Japon feodalizmi krallık yetkesinin tam güçsüzleşmesi ile birlikte ortaya çıktı ve ülkenin Batı ile karşılaşmasına dek sürdü.

 

“Yumurta Dansı,” Pieter Aertsen, Hollanda, 1552.

Yumurta Dansı geleneksel bir paskalya oyunudur. Amaç zemine koyulan yumurtalar arasında onlara olanaklı en az hasarı vererek dans etmektir. Yumurta pagan bahar kutlamalarında dünyanın yeniden doğuşunun bir simgesi idi ve Hıristiyanlar tarafından insanın yeniden doğuşunun simgesi olarak uyarlandı.

 

Pippin (h. 751-768) ve Charlemagne (h. 768/771-814) Avrupa’nın Orta Çağlarının sürecinde bir ‘imparatorluk’ belirlenimi ile bağlanan feodal lordlardır. Birer kabile şefi konumunda olan bu derebeylerine politik karakter yüklemek Germanik kuruluş mitinin bir gereğinden öteye geçmez. Bu feodal lordlar başka feodal lordlar karşısında hiçbir zaman bir tekerkin gücünü kazanamadılar. Germanik Avrupa’nın politik hiçliğini örtmeye yarayan ‘Kutsal Roma İmparatorluğu’ terimi modern tarihçiler tarafından sık sık Roma İmparatorluğunun ardılı olarak kabul edilir ve Karolen Rönesansı, Otto Rönesansı gibi enteresan türetmeler yapılır.

 

KRİ ilk Alman devleti olarak, aslında büyük Avrupa bütünleşmesi için bir model olarak da görülür.

 

Orta Çağlar Avrupasında herhangi bir devlet yapısı olmadığı için saldırılar din saldırısı olarak görüldü ve din savunması (defensio Christianitatis) olarak karşılandı. Bir tekerkliğin yokluğunda, askeri güç feodal lordlar tarafından örgütlendi. Ve bir imparatorluğun yokluğunda, feodal kuvvetlerin fetihleri din savaşları, kitle kıyımları ve yağmacılık biçimini aldı.

 

 

 
 

 

 
   
Avrupa feodalizminde krallık en yüksek konum idi. Kralların ‘imparatora’ altgüdümlü olmaları yerel kralları ve prensleri ‘devlet görevlileri’ yapar ve feodalizmin keyfiliği sona erer. İmparatorun kraldan ayrımı daha yükseği olmayan egemen olması ve imparatorluk istencinin yasanın evrensel gücünü taşımasıdır.

Eğer tek-erkliği gerçekten tek bir egemenin istenci olarak anlarsak, feodalite bir çok-erklik olarak görünür ve krallar, prensler, dükler, baronlar ve araya giren daha başka vasallar ile bir feodal hiyerarşi oluşturur. Tekerklik tikel feodal güçlerin bastırılmasını ve uyruklar arasında bir tür politik türdeşliği gerektirir ve özel mülkiyetin, yasa egemenliğinin ve evrensel türe uygulamasının doğuşuna götürür. Gene de tüm bunlar tekerkin istencine bağımlıdır ve bu tikel istenç başka hiçbir istenç ile paylaşılmadığı zaman devlet saltık tekerklik biçimini alır. Katmanlar Meclisi genellikle saltık tekerkliğin güç tekelini ortadan kaldırmaz ve işleyişi kralın özencine, başlıca parasal sıkıntılara bağlı olarak uyruklarını vergilendirme gereksinimine bağımlıdır.

 

İmparator sanı ortaçağdan çıkmakta olan Avrupa’da daha çok krallıkları da kapsayan daha geniş bir güç alanını anlatmak için kullanıldı (büyük ölçüde sanal olmasına karşın Kutsal Roma İmparatorluğu; ve ayrıca Napoleon’un İmparatorluğu, Habsburg ve Osmanlı İmparatorlukları). Saltık tekerklikten anayasal tekerkliğe geçiş modern demokratik devletin doğuşunda bir dönüm noktasıdır.

Feodal toplumda lord ve serf arasındaki ilişki bir hak ilişkisi değil, bir güç ilişkisidir. Onda güç hakkı belirler. Ve gene de feodal güç tiranlık ile bir değildir, çünkü lord da serfe bağımlıdır ve onunla yaptığı anlaşmanın koşulları altında durur. Lord güçlü yan olarak serf üzerinde egemendir. Feodal ilişki bir köle-efendi ilişkisi değil, çünkü lord serf üzerinde saltık efendi değildir ve gücünü mülkiyeti olan toprak (fief, feudum) yoluyla uygular. Lord bu aracılık yoluyla ilişkiye girdiği serf için güvenlik sağlar ve buna karşılık olarak kendi için bağlılık, tarımsal ve askeri hizmet ve daha başka keyfi yükümlülükler elde eder.

 



Aristokrasinin köylüleri serflik ilişkisi içinde tutabilir. Ama aristokrasinin kendisi monarşinin, egemen hanedanın ya da daha yüksek bir aristokrat sınıfın gücü altında durur. Bu belirlenimi ile aristokrasinin altgüdümlü gücü tekerkliğin saltık gücünün evrensellik kazanması için zorunludur.

 

 


Köylü Düğün Dansı (Pieter Brueghel, Genç; 1623)
        
   
Feodalizm yerel lordun egemenliği olarak özeksel güçlü politik yetkenin yokluğu üzerine olanaklıdır. Batı Avrupa’da Roma İmparatorluğunun ortadan kalkışını izleyen yüzyıllar boyunca bir devletin varlığını anlatan yasa egemenliği aşamalı olarak yitti ve yiten İmparatorluğun boşluğunu dolduracak devletlerin yokluğunda, yeri yerel egemenler tarafından dolduruldu. Yaklaşık olarak dokuzuncu yüzyılda şekillenmeye başlayan feodalizm devletin yokluğunda doğan geçici bir önlemdir, insan ilişkilerinde ‘güç haktır’ ilkesi üzerine işler, ve bu yasa egemenliğinin yokluğu olarak politik bir yapı değildir. Devletsiz bir ekonomi ve devletsiz bir toplumdur. (Adam Smith’in Wealth of Nations’da kullandığı ‘feudal government’ terimi saçmadır, hiç olmazsa bir hükümetin bir devlet işlevi olduğu kabul edilirse.) Serf ve lord ilişkisi ne efendi-köle ilişkisidir, ne de özgür yurttaşların ilişkisi.

 

Lord serfin güvenliğini sağlar; ve serf efendiye hizmetler sağlar. Serf bir mülkiyet iyesi değildir, çünkü özgür değildir. Toprağı (fief) ancak lordun onayı ile kullanabilir. Bu onay lord ve serf arasında bir ‘sözleşme’ değil, ama bir karşılıklı bağlılık ilişkisidir. Soyluluk (aristokrasi) ve dinadamları sınıfı feodal ilişkide ilineksel etmenlerdir. Lordun soylu olması ya da dinadamı olması gerekmez. Ama pekala olabilir. Bu iki dışsal sınıf da astlık konumlarından ancak kendilerini egemenler yapmakla yükselebilirler.

 

 

Kraliyetin güçlenmesi feodalizmin sona ermesidir ve bu aşamalı süreçte ancak şurada burada artıklar kalır. Feodal ilişki biçimlerinin ya da artıklarının tümü Fransa’da 4 Ağustos 1789’da tek bir karar ile ortadan kaldırıldı.

 

 
 

📹 Feudal system during the Middle Ages — Khan Academy (VİDEO)

Feudal system during the Middle Ages — Khan Academy (LINK)

An overview of the Feudal System--the relationship of lords and vassals. Titles of nobility such as dukes, earls, counts, viscounts and barons. Homage and fealty.

 



📹 Manorialism and serfs — Khan Academy (VİDEO)

Manorialism and serfs — Khan Academy (LINK)

An overview of how a manor was organized in Medieval Europe. Discussion of serfs and serfdom.

 



📹 Overview of the Middle Ages — Khan Academy (VİDEO)

Overview of the Middle Ages — World History—Khan Academy (LINK)

The European Middle Ages (or Medieval Time) is roughly 1000 year span of time from the end of the Roman Empire (in the West) to the beginning of the Renaissance. This video gives as overview with maps and touches on the key events like the Great Schism, Crusades and Black Death.

 



 


İdea Yayınevi Site Haritası | İdea Yayınevi Tüm Yayınlar
© Aziz Yardımlı 2017 | aziz@ideayayinevi.com