13 Ekonominin Öncülü İstençtir
Ekonomi genellikle iş adamının ve iş kadınının önünde onun kişisel çıkarlarına, isteklerine, giderek hırs ve tutkularına doyum sağlaması için verili bir alan gibi görünür. Kendini ekonomi aracılığıyla varetmeyi istemek, varlığını ekonominin türevi yapmak kendine haksızlık etmektir. İnsan ekonomiden daha çoğudur. Aslında insan ekonominin bittiği yerde ve ekonomiden sonra başlar.
Ekonomi bütünüyle gelişmiş ve açınmış insan gereksiniminin eksiksiz olarak doyurulmasına doğru işleyen bir süreçtir. Ve bir süreçten, özellikle gelişim sürecinden söz ettiğimiz zaman, us ona bir istenç ve dolayısıyla bir erek kavramını ekler. Ekonomik gelişim sürecinde erek bir bakıma tüm tikellikleri kendisine hizmet eden bilinçsiz araçlar olarak kullanan evrensel gibidir. Şirketler, bankalar, merkez bankaları, hükümetler tümü de kendilerini aşan bir ereğin kıpıları olarak davranır, ve genellikle bunu ne olduğunu pek anlamaksızın yaparlar. Birey kendi tikelliğine gömülmüş ve öz-çıkar, kişisel yarar gibi kaygılarda yitmiş görünürken, modern ekonomide, özgür sözleşmeler alanında ancak kendisi de başkalarına yararlı olduğu ölçüde rol oynayabileceğini bilir, süreç onun etik karakterini şekillendirir. Ve bütün bu değiş-tokuş ilişkileri dünyası onu kendi tikel İyisinden daha yüksek bir İyiye, evrensel gönence hizmet etmeye götürür.

Kükreyen Yirmiler (The Roaring Twenties) Batı dünyasında 1920’ler için kullanılan bir terimdir. Dönem Birleşik Devletler, Kanada ve Batı Avrupa’da ayırdedici bir kültür ile kararlı bir ekonomik göneç dönemi oldu. Ekonomik büyümenin yanısıra teknolojik değişim ve toplumsal normların gevşemesi otomobil, caz müziği, “flappers" ve kaçak içki çevresinde yeni bir kültürün yaratılmasına götürdü. En iyi Amerikan romanlarından biri olduğu kabul edilen Great Gatsby dönemin kültürünü yansıtır. (Fotoğraf aslında 1920’lerden değil. It’s a 2009 photo of DeviantArt member kellie21.)
Kükreyen Yirmiler Kara Salı (Black Thursday, 24 Ekim 1929) ile sona erdi ve yeri ikinci bir on yılı dolduracak olan Büyük Çöküntü tarafından alındı. Yüksek ve hızlı gelir beklentisi aşırı borçlanarak borsa yatırımı yapan yüz binlerce insan patlamaya ve paniğe hazır ve sonunda çöküntüyü ağırlaştıracak büyük bir ekonomik balon yaramıştı. — Ekonomi 1941'in sonunda hükümetin 10 milyonluk bir işsizler nüfusuna iş sağlayacak savaş yatırımlarını başlatması ile sonlandı. 1943'te ABD kapital yatırımının %67'si hükümet tarafından sağlandı. Oran 1940'ta %5 idi. — Japonya dışında, tüm gelişmiş ülkeler aynı dönemde hisse senetlerinde benzer düşüşü yaşadılar. |
|
Ekonominin özgürlüksüz olması ekonomi kavramına aykırıdır, ve böyle özgürlüksüz “ekonomi” ussal ve dolayısıyla edimsel değildir. Ve gene de özgürlük, etik, demokrasi bir günde edimselleşecek kavramlar değildir. Bireyin bütün bir etik karakterine yayılması gerektiği gibi, yerkürenin evrensel insanlığının ruhuna da yayılmalıdır. İnsanlar, yoksul, eğitimsiz ve bütününde talihsiz olan insanlar normal olarak özgürlüğe karşı dirençli değildirler. Tersine, doğal yatkınlıkları etikten, yani dürüstlükten ve doğruluktan yana olmak, ahlaktan, yani duyunç özgürlüğünden yana olmak, demokrasiden yana olmaktır. Gelenekten, kendilerinden bıkmışlardır, ve sık sık kendilerinden kaçıp özgürlüğe sığınırlar. Özgürlüğe karşı çıkmak ve saf insanlara boyun eğdirmek için güçlü istençleri olan önderler ve partiler gerekir. Ve özgürlüğe karşı despotik programlar formüle etme görevi her zaman tutkulu, hırslı, giderek fanatik entellektüellere düşmüştür, istençsiz yığınlara, kitlelere, halklara değil.
İlkin bir ilke olan, salt adı bilinen ve yalnızca bilinçlerde olan özgürlüğün realite kazanması olarak moral ve etik gelişim özsel olarak erekseldir, belirsiz, amaçsız soyut bir türlüleşme değil. Özgürlük salt seçme özgürlüğü, salt iyi ve kötüden, doğru ve eğriden birinin seçilmesi, salt keyfilik değildir.

Bunalımlı Otuzlar. Büyük Çöküntü + Oklahama kuraklığı ve toz fırtınaları dönemi. John Steinbeck “The Grapes of Wrath" romanını birçoğu kuraklığın, toz fırtınalarının ve hırs etmeninin yarattığı ekonomik güçlükler nedeniyle Oklahama’dan California’ya göç eden aileler hakkında yazdı. Franklin D. Roosevelt’in New Deal programı ile korkuyu ve çöküntüyü yenme çabalarına karşın, ekonomi ancak 1941’de Japonya Pearl Harbor’ı bombaladığı ve Almanya Japonya’yı desteklemek için ABD’ye savaş açtığı zaman savunma endüstrisi yeniden canlanınca düzelmeye başladı. Devrimin eşiğine geldiği sanısında olan ülke gerçekte bir süper-güç olduğunu anladı. Nazizm ve Japon militarizmi sıcak bir savaş yoluyla yenildikten sonra, Bolşevizmi yenmek ve geriyatrik Avrupa’yı despotizmin eline teslim etmemek için bir Soğuk Savaş gerekli ve yeterli oldu. “Despotizme karşı despotizm ile işbirliği" politikası ABD’nin Sıcak ve Soğuk Savaşlarında bildiği ve uyguladığı başlıca politika idi. Nazi despotizmine karşı eşit ölçüde despotik Sovyet despotizmi ile işbirliği yaptıktan sonra, ABD demokrasisi eski bağlaşığına karşı bu kez insanlık suçları işleyen Nazi artıkları ile, acımasız diktatörler ile, her türden despotik rejim ile işbirliği yapmada bir duraksama göstermedi. (İkinci Dünya Savaşında, Mussoloni’ye karşı Mafya ile işbirliğini yapmada da benzer olarak bir sorun görmemişti.) ABD özgürlüğün moral boyutu ile henüz tanışmaktadır.
Demokrasi pragmatizm ile, reel-politik ile bağdaşmaz. Pragmatizm moral değildir çünkü sonucun moral değeri belirlediğini sanır — söz konusu sonuç ne pahasına elde edilirse edilsin. Örneğin mutluluğu sayısal bir sorun olarak gören biri “argued that all other things being equal a universe with two million happy people is better than a universe with only one million happy people" (Smart, J. J. C.; Williams, Bernard (January 1973). Utilitarianism: For and Against. Cambridge University Press. pp. 27–28). Yararcılık ve pragmatizm için moral-olmayan araçlar moral amaçları gerçekleştirebilir.
|
|
Özgürlük bilincinin gelişimi ile koşut olarak, modern ekonomik realite bir süreçtir. Özgürlüksüz geleneksel ekonomi biçimlerinin dinginliği ile karşıtlık içinde, yalnızca kendini yineleyen durağan bir gelenekler yapısı değil, ama kesintisiz bir büyümeler, bunalımlar ve yeniden yapılanmalar ardışıklığıdır. Ekonomi bir istenç alanıdır, ve ekonomiye etik belirlenimini kazandıran etmen ekonominin istencin tözselleşmesi olmasıdır, hırsın, dürtünün değil. Ekonomi bencilliğin hizmetinde değildir. Sömürü, yolsuzluk, rüşvetçilik vb. ekonomi ile çözülmeleri ve ortadan kaldırılmaları gereken etik-dışı sorunlar olarak ilişkilidir. Başka bir deyişle, ekonominin olumsuzudurlar ve ekonominin kendisini ortadan kaldırırlar. Eğer sömürü vb. ekonomiye özünlü ise, o zaman ekonominin kendisini, dolayısıyla toplumun kendisini, ve en sonunda insanın kendisini ortadan kaldırmak gerekecektir. Despotik kültürler bu “kurtuluş” yolunu yeterinden öte denemiş ve özgürlüğü, istenci yasaklamanın daha kötüsü olmayan suç olduğunu kanıtlamışlardır.
|