2 Kollektif Eylem ve Tarih
Kollektif Eylem özgür toplumun, modern Yurttaş Toplumunun oluş sürecine ve onun daha öte gelişimine aittir. Zorlama, yıldırma, korku, baskı vb. temelinde yer alan ‘eylemler’ kollektif eylem başlığı altına düşmez, çünkü böyle ‘eylemler’ istenç ve özgürlükten doğmaz. Zor kavramı boyun eğme kültürüne aittir ve eylemi, dolayısıyla kollektif eylemi olanaksız kılar. İnsan eylemi özgürlük tarafından, eş deyişle istenç tarafından, özgür istenç tarafından belirlenir.
Özgürlük bilincinden yoksun olan ön-modern kültürlerde, örneğin kast dizgelerinde, imparatorluklarda, feodal toplumlarda bireysel istenç, duyunç özgürlüğü, insan hakları gibi kavramların bilinci ve dolayısıyla realiteleri yoktur. Özgürlük bilincinin olmadığı kültürlerde eylemsizlik vardır, ve bu kültürler toplumsal ve politik değişim, dönüşüm ve gelişim tarafından değil, ama sonu gelmez bir kültürel kendini-yineleme tarafından tanımlanır. Bu gerilik içinde dinginlik durumu Tarih kavramının kendisi ile bağdaşmaz. Günümüze dek aşağı yukarı yüzlerce, binlerce yıl önce oldukları gibi gelen bu ön-modern kültürlerde de çoktandır modern dünya ile gönüllü ya da gönülsüz ilişkiler nedeniyle kırılma, parçalanma, dağılma başlamıştır. Despotik kültürde özgürlük henüz salt bir potansiyel, salt bir olanaktır, çünkü homo sapiens özsel olarak özgürlük belirlenimini taşır, ve potansiyel olan edimsel olma olanağını taşıdığı için potansiyeldir. Bu düzeye dek, dönüşüme direnişe aynı zamanda aynı kültürler içerisinde dönüşüm uğruna eylemler eşlik eder.
Yaygın olarak despotik olan ön-modern kültürel yapılar içinde kollektif eylem problemi başlangıçta bugün Batının demokratik modern kültürlerinde olduğundan bütünüyle başka bir karakter taşır, ve ilkin sık sık despotun despot ile çarpışmasına bozulur. Bu geri kültürel yapılar henüz yurttaş toplumu karakterini taşımaz. İstençsiz halklar, yığınlar, kitleler egemenlerine boyun eğer, önderlerinin istencini kendi istençleri olarak bilir, onların buyruğu ile savaşlara gider, vergi verir, despotik yapıyı sürdüren geleneklerine bağlılık içinde yalnızca tikel, geri, yalıtılmış kültürlerini yinelerler. Ekonomi kavramına çok uzak bir ekonomik kaos içerisinde etik, hukuk, yasa, sözleşme vb. kavramları realiteye ulaşamaz.
Politik istencin tek bir insana, tekerke ait olmasının ve devletin bu tekil insanın istenci tarafından belirlenmesinin olanağı ve koşulu halkın istencinin yokluğudur. İstençsiz halkın kararı, eylemi, genel olarak özgürlüğü yoktur. Ön-modern dönemde özgürlük yitirilmiş değil, ama henüz kazanılmamıştır. Özgürlük bilincinin tersinmez olması ölçüsünde, despotizm politik bir geriye düşüş değil, ama normal politik durumdur. Böyle bir durumda yalnızca politik kollektif eylem değil, ama genel olarak eylem söz konusu değildir. Politikanın yasa olması ölçüsünde, despotik kültürde politikanın realitesi yoktur.
Kulların, kölelerin, serflerin, uyrukların özgür bireylere dönüşmesi özgürlük bilincinin doğmasını, insanın insana egemenliğinin yerini “yurttaş = yurttaş” denklemine bırakmasını gerektirir. Modern dönemi tanımlayan kavram özgürlük bilincidir. Ancak özgürlük bilincinin olduğu yerde bireysel istenç ve eylem, dolayısıyla kollektif istenç ve eylem olanaklıdır.
Kollektif eylem insan hakları, özgürlük, eşitlik kavramının gerisinde olan despotik kültürlerin içerisinde doğduğu için, her zaman henüz insan haklarına, insan onuruna, insan değerlerine uymayan despotik törel normlar ile ekonomik ve politik bir çatışma tarafından karakterize edilir. |